2 Ocak 2010 Cumartesi

Samimiyetsiz

"- ...bunu da iç şimdi tatlım.
- Bunlar herkese lazım değil mi?
- Herkese lazım tatlım..."

"Rest in Peace Lady"

Elleriniz vurdum duymaz bir ritimle yine ellerinize bağlı olanların esirliğini eline almışken, yalnızca ihtiyacınız olduğunda duyarsınız ilahi müziğimi, yalnızlığın o herkese nasip olmayan biraz buğulu ve nisan akşamında araba camına olan vurgununun tadını ancak o zaman duyumsarsınız. Ancak sizin için köşe başında satılan geceden emekli elma şekerlerinden farkı olmaz bu tatta ya da kokuda. Paranızla onu alabileceğinizi sanırsınız zahir...

Peki hiç hesaba kattınız mı, bir elma şekeri alabilecek sanırken kendinizi güzel bir dayağa şahit olmanızı. Bir anda kabusa dönüşür mü acaba dilekleriniz ve samimiyetsiz kıpırdanan elleriniz. Lidyalıların başına tac ettikleri paradan çıkan manevi lider Mevlana tutupta bir güzel sopadan geçirse sizi, ardından elmayı yetiştiren adam, elmanın içinden çıkan kurt, akşamdan işe koyulan kadın bir güzel kötek partisi yapsa bedeninize. Bence hoş olurdu...

Çok kolay olurdu, yalnızlıklarını görmek böyle bir durumda, bir çayırda olupta en kısa boylu ot olduğunuzu anlamanız ne güzel olurdu. Beni görmezken anlardınız karanlık ruhumun sizden yıllar önce aydınlandığını.