19 Mayıs 2014 Pazartesi

19 Mayıs Bildirisi

Mayıs’ın bu günü çok uzun bir zamandır artık kutlama amacını taşımıyor.

İşgal altında olan bir milletin, bağımsızlığının ve özgürlüğüne olan sevdasının yıl dönümünü kutlamasının bir anlamı yoktur. Var olduğumuz nokta, çağdaş dünyaya ait akli değerlerimizin ve kazançlarımızın gücünü ve varlığını neredeyse bir daha kazanılamayacak gibi kaybettiğimiz dönemdir.

Samsun’a çıkmak için illa ki, tüm kalelerimizin fethedilmesi tüm tersanelerimize girilmesini bekleyemeyiz. En ciddi kayıplarımızı bize önder olacak isimleri ve onların görüşlerini anlarken sığ ve yararcı olmamızdan ötürü kaybetmedik mi?

Kurtuluş yollarına düşmek için Mustafa Kemal’in gençliğe olan bildirisine konu ettiği tüm fiziksel unsurların gerçekleşmesini beklemek faydasız bir bekleyiştir. Zaten ulusumuz beklemekten yorgun düşmüş ve rahat geçirdiği günlerinin esiri olmuştur. Düşmanın akıldan türetilmemiş dogmaları ve fikirleri kimimizin zihnini kuşatmış, bir topluluğu ise tamamıyla ele geçirmiştir.

Zafer başını kaldırıp dünyayı görebilmek ve onu değiştirebilmek için sorumluluk almakla başlar. İşimizi doğru yapmak, çalışmak ve hatta daha çok çalışmak zorundayız. Her neredeysek orada görevimizi doğruluk içinde gayretle yapmanın benliğimize borcumuz olduğunun farkında olmalıyız. Sahte sözcüklerle gelenlere “yalan söylüyorsun!” diyebilmeliyiz. Her gün yakınmaktan öte sızlananları görevlerini yaparlarken ne kadar samimi olduklarına dair sorgulamalıyız. Ve ne olursa olsun “işini iyi yapan insanlar”dan olmalıyız. Kimimiz yazacak, işinden gücünden yorgun ayaklarından ve birkaç saatlik dinlenmelerinden vaz geçip yazacak.  Kimimiz konuşacak, kabul etmeyen kulaklara, dinlemeyen beyinlere ve kapanmış kalplere konuşacak. Fotoğraflar ile filmlerle görünecek kimimiz karanlık inmiş gözlere. Bazılarımız yönetmeye aday olacak en çok çalışandan çok çalışacak, örneklerin içinde de örnek olacak başarılarından söz edildiğinde nihayetinde “herkesten çok çalıştı” denilecek.

Hepimizin için tarih düşünebilmeyi, karşı çıkabilmeyi, gerçeğe ve doğruya açık olabilmeyi, akılcı fikirler ile akılları canlandırabilmeyi başlatmak için gün Kurtuluş’a yeniden adım atma günüdür.
Göz için yaş akıtmanın, kaybedilen için ağıt yakmanın, geçen günler için maziyi hatırlamanın yeri, saati, kimliği artık yoktur.  Çünkü bu talan ve bu işgal sürdükçe varlığınızı borçlu olduğunuz tüm kimlikler, tüm kültür ve tarih öğeleri yalnızca sanal bir göz boyamanın ve beyin yıkamanın aracından öteye geçemeyeceklerdir.
Sevdiğiniz bir ömrü paylaşmak istediğiniz insan için, gözlerinde saf mutluluğu görmek için canınızdan can vermeye hazır olduğunuz çocuklarınız için, sizi bir dakika bile olsun boynu bükük görmek istemeyen, her başarınızda gururlanmayı borç bilen anne, babanız ve aileniz için, gün ülkenizi içine battığı derin ve kör bataktan kurtulmak için bu güç görevi üstlenme vaktidir.

Gün ülkemizin kurtuluşu için uyanma ve harekete geçme vaktidir.


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Gún ülkemizin,bizim,sevdiklerimizin onurunu,haysiyetini,şerefini kurtarma günüdür.gün yıllarca okuyup hala karnını doyuramayan gençlerin hesap sorma günüdür .gün atatürke "artık" sahip çıkma günüdür.uyan artık milet...sana senden başka sahip çıkacak kimsen yok...

Adsız dedi ki...

kalemin olsun...hep olsun ...kalemin olsun ki yazıların da hep varolsun.dökülen saçlarına inat hep yaz sen...