14 Ekim 2010 Perşembe

Hayaller ve Tilkiler

Gece...

Öyle çok ıslandım ki başımı siper ettiğim kapşonumdan yağıyor artık yağmur.

Yağmur...

Öylesine karanlık ki göremiyorum yağdığını yağmurun.

Tilkiler... Kuyruklarını hissediyorum zihnimin içinde dolanırlarken, binlerce ayrı yolu tek bir sokağa bağlama çabalarını seziyorum, kuyrukları değiyor aklımın odalarına, duvarlarım titriyor. Dalıp gidiyor gözlerim aklımın yürümekte ısrar ettiği çıkmaz sokağa.

Çıkmaz sokak... Durup bakıyorum uzanan devasa duvara, sapasağlam, kaya gibi sert ve aşılmaz... Ufak bir rüzgarda sallanıyor duvar. Düşerse üstüme ölürüm.... Düşmez...

Hiçbir düş, düşmedi. Hiçbir hayal gerçeğe dönüşmenin hazzını bu denli hissettirmedi. Çıkmaz sokaklarım, beslemekte zorlandığım tilkilerim, yollar,gece...

Hiçbirinizin bu kadar kolay çözülebilir sorunlar olduğunu bilmezdim.

Yalnızca ıslak bir bakışının bir kalbi bu denli ısıtabileceğini kim bilebilir di ki ?

Ben...

Bunu başarmak adına yola çıkacak cesareti, göze alacak gücü ve şekil verecek ellere sahip olan kim vardı ki ?

Sen?

Sen...

:)

Hiç yorum yok: