2 Temmuz 2011 Cumartesi

Uzun uzadıya bekle


Sabah…

Sabahın körü…

Yatağımdan sanki 1-2 saat önce yatmamış gibi kalktım, güneş enerjisiyle sallanan çiçek, çalan alarm, heyecanlı kalbim… Beni hangisinin uyandırdığını hatırlamayacak kadar hızlı atlıyor saniyeleri zihnim.

Paket… Hediye paketi…

İşte, masanın üstünde duruyor. Onu elime almak mı yoksa yerinin nerede olduğunu hatırlamak mı daha uzun sürdü bilemem ama sanırım ilki. Son kontroller ve evet hazır. Sınırlı sayıda kıyafet uyum ölçütlerinden haberdar olan kendimle o gün en uygun olabilecek kıyafetleri seçiyoruz, sanki öyleymiş gibi her özel anımda da iyi madem converse’leri giyeyim bugün der zamanı aşırı harcadığımı fark edip yine en sonunda kolay giyilen ilk ayakkabıya razı gelirim.

Beklemek…

Gülümseme, bekleme, gülümseme, bekleme… Heyecan.

Yok…

Yine sensizim, sensiz başlayan her gün gibi özenmiyorum yaşamaya. Özlem biriktiriyorum bir de birikebilen birkaç şeyi atıyorum aynı kumbaraya. Geç kalkıp göz hizasına gelmesini beklemekte vardı güneşin. Seni beklemeyi seçiyorum yine bana yetmeyen zamanların içinde. Gecemi gündüzümü, nefes almayı yeniden..

Bunları diliyorum senden.

Hani olurda gelirsen yanında getir, çok özledim de…

Hiç yorum yok: