23 Şubat 2009 Pazartesi

Anlatamıyorum...

"Anlatamıyorum
Ağlasam sesimi duyarmısınız
Mısralarımda,
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma
Ellerinizle,
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var biliyorum,
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım duyuyorum
Anlatamıyorum"

                               Orhan Veli Kanık

Yine aynı konu. Aynı karanlık ışıklar üzerimde. Yine aynı söz aklımda, bozukluklarım da yine cebimde. Onları taşımayı unuttuğu gün değil cep telefonsuz evden çıktığı an kendisini yalnız hisseden bir nesille büyüdüm ben. Onlardan ırak kaldım zamanla yabancılaştım. Dün gece aklıma geldi bir konuşmada beni bir İngiliz soylusu gibi yetiştiren o kız; sanırım onun sayesinde/yüzünden çok uzak kalmışım normal konuşmaların müstehcenlikleriyle. Rahatsız kelimeler vardı insanların dillerinde beni doğaya bıraktığı an. Güvenimizin eseri yıkıldığında ben bunlara alışık değildim. Bu zamana kadar hep senden bahsettim ya güzel hep adınaydı ya ağıtlarım, üzdün beni diye suçladım, aşık ettin farketmedin dedim ya hep. Suç sende değil bugün güzel ama hayatın her saniyesine mi girdi o gözler bilmiyorum.

Senin üzerinden can yaktılar bu sefer, sen gülümsemeye devam ettin. Sen beni öldürmeyi reddettin ya hani geçen hülyalarda , "yaşamak için hafif canın yanacak alış artık" der gibi bıraktın yine. Senin üzerinden can yaktılar işte dedim ya gözlerim acıyor gözlerine bakarken şimdilerde. Gözlerimle duyduklarım... 



Hiç yorum yok: