1 Ekim 2009 Perşembe

Dünya Yüzeyi Pürüzlü


Tasarımının ardından yıllar geçmiş oluklu bir karton gibi hissetmek için kaç deneyim gerekir ?

Sadece kolilenme zamanı geldiğinde akla gelen o kutu gibi bir yanım. Köşe başında bir çocuk yakarak ısınmaya çalışıyor, hızla yanıyorum tükeniyor, küllere dönüşüyorum. Küllerde kendimi tanımak olanaksız.

Yok olacağımın korkusu ve sevinci üstüste binerken bir çatışmadan şansıyla kurtulmuş asker gibi yanmıyorum. Kalkıp bakıyorum, ölen arkadaşlarım, bir kaç mermi kovanı bize ait olmayanların kalıntıları, kimbilir hangi metrede nerede bir kablo kesintisi olan yanıp sönen bir lamba.

Savaş bittiğinde kimsenin umurunda olmayan bir lambayım, hangi ev için yanacağını bilmeyen umurunda da olmayan bir lamba, bahsi geçenler topluluğunda birisinin evinde entellektüel bir birikimin kaleme oradan kağıda dökülüşüne destek verebilirdim oysa.

Kalem olur biter umurda olmazdım sonra, silgi olur hatıra olarak verilirdim belki, sonra hatıra verilen diğerini öldürürdü ki ben kurşun bile olamazdım, bir bakardım ben can yakamazdım, ben can veremezdim, ben candan anlamaz, gönüllerden de usanmazdım, kimseye yararımın olmadığı bir toprağın kenarında çürümeyi, yakılmayı, söndürülmeyi, bitirilmeyi beklerdim. Öyle biriyim ki kendimi bitirmekten bile acizim.

Değil mi ?

Hiç yorum yok: