4 Şubat 2010 Perşembe

O günlerde...

"So long ago, Another life
I could feel your heart beat
It's not a dream, remember us
I can see it in your eyes"
Amanda Abizaid - The 4400 Soundtrack

Geçmişi özlüyorum, benim olanı yani. Yitip gidecek kadar aklımın olmadığı içinde gülen halimi barındıracak bir yerin mutlaka bulunduğu geçmişi.

Geçmişi istiyorum kırgınlıkların daha saçma sebeplere bağlı olduğu vakitleri, ilişkilerin çarpıklaşmadan netçe anlaışlabildiği saf kavgalar içinde aklımızın fikrimizin kendimizi kurtarmak olmadığı günleri. Doğru ve yanlış vardı... Doğru ve yanlışın olduğu günleri geri istiyorum. Belki farketmediniz ama artık üstünüzde ki lanet bu şekilde işlemiyor. Kişinin kendisini kurtarmasına ödül veriyorsunuz, onun doğru olanı yapıp yapmadığına değil, can yakıp yakmadığına değil kendisini kurtarıp kurtaramadığına.

Büyüyorum, her gün daha fazla... Ve dünya cidden çocukluğumun salonun ortasında daireler çizerek dinlediğim şarkılarında gizli olan sözcüğü fısıldıyor,sanki gerçekler asırlarla birlikte hiç ama hiç değişmezmiş gibi "biz büyüdük ve kirlendi dünya". Yeni bir hayata başlamak için öncelikle hayatıma son verebilmeyi başarmalıyım hayatın benim yaşamadığım alanına sabotaja kalkışmadan önce kendi payıma düşeni yapmalı hayata karşılık hayat vaadetmeliyim. Nasıl ?

Geçmişi özlüyorum saf beynimin içinde nasıl?, niçin?, neden? gibi felsefenin dahi incelemekten sıkılıp akademisyenlerin önüne atıp kaçtığı bu soruları değil "şimdi ne yapacağım?" gibi daha yaşama yakın sorular sorduğum zamanları özlüyorum. Acısını,neşesini ve çok ciddi oynadığıma inandığım saçma tiyatrallerin beni büyüleyen geçmişime dönmek istiyorum. Kendi çizdiğim yolun çok dışına çıkmadığım hayatı istiyorum.

Bunun yazarı kim, sözler kime ait, ben kimim diye sormadan Tuna olmayı başarabilmek istiyorum. Geçmişte bundan yakınırdım, şimdi kendimi buralarda daha az görüyorum.

Hiç yorum yok: