12 Nisan 2009 Pazar

Papatya Baharı


"...Ben her bahar aşık olmam
Ama her bahar gitmek isterim
Gittiğim olmadı hiç. 
Ama olsun...
İstemek de güzel."


Can Yücel

Havalar ısınmaya başlarken duyguların buzları da çözülüp tüm vücüdu sarmakta erimenin sarhoş eden etkisi. Geriye dönüp bakmak gelmedi hiç içimden, geride bıraktıklarımın mutlu olduğunu hayal ettim hep, öyle olmalarını umut ettim. Ama birşey gelmesin diye başıma da onlar için sakındım kendimi sarsıcı rüzgarlardan. 

Kabukları kırdık biraz olsun, korkusuz, ciddi ve her adımda daha fazla şey katarak kendime, ilerliyorum durmaksızın. Gözler, derim en sıkıştığım anlara kelime bulamadığımda, bir insanın içini dışını anlayabilirsiniz gibi gelir baktığımda. Bir bakıyorum bulanık gördüğüm bir çok şey gerçekte değil gözlerimde netleşiyor rahatsız edici bir şekilde. Uyum sağlıyorum. Duyuyorum, baharın kırdığı buzlardan gelen sesleri hissetmenin hazzını yaşıyorum zihin okuyan bir sihirbaz gibi. Sonra paylaşmak istiyorum, yarıda kalıyor sinirlerime giden emirler, konuşmak istemiyorum. Susmak, hep susmak, yolların sonunda vardığın noktaları ciddi bir kıskançlıkla kendine saklamak, bahara inat mutsuz olmak, bahara inat karşı gelmek, inat,inat derken inada inat gülümsemek. 

Gitmek istiyorum, sevdiğim ellere kavuşmayı özlüyorum bir yerden bağlanmışım sanırım diller söylüyor, engeller yoktan var oluyor. İlerleyen zamanlar bana mistik bir büyü getirecek gibi heyecan ve korkuyla bekliyorum. Gece yarısı gizlice gasp edilmiş, mumlarla aydınlatılmış bir mabetin içinde yapılan korkunç bir büyü. Ne getireceği belirsiz, sevgi, nefret, korku,sevinç,maddiyat,güç kimbilir belki de aşk. Bahar hepimize büyüsünü sundu, bilinen tüm dinlerde "kötü" adledilen büyü bakalım beni ne tür bir mahkumiyete bırakacak. Her açan papatya güzele yapılan nispetle bir kötülük değil mi ?

Hiç yorum yok: