3 Mayıs 2009 Pazar

Bu nasıl Sol ?

"Sol"
Çözümün adı, hayallerin adı, gelecek güzel günlerin adı, birliktelik, barış ve sonsuz eşitlik içinde adalet ve sevgi.

Bir zamanlar bu ütopyanın gerçeğe dönüşmesi amacıyla yola çıktı bir çokları, Türkiye'de de benzeri durum Fransa 68'den sonra giderek yükseldi ve birde baktık ki o zamanlar benim yaşımda olanların idam edilmesine giden bir sürece kadar yenilikçi, Kemalist ve gelecekten umutlu gençlerin asılmasıyla bitti. Ardından gelen uzun bir süre içinde sol kendi kabuğundan çıkmak ve yeniden birşeyler üzerine konuşmak için bekledi ve nihayet yüzünü görmeye başladığımızda bu özlemle bekleyen benim de dahil olduğum ve şimdilerde "ulusalcı" olarak nitelenem grup hayal kırıklığına uğradı. Günümüz sol profilini nasıl tanımlayacağız diye bakınırken bir kaç referans noktasına ihtiyacımız var. Okuyucularımın da daha iyi anlaması için "sol'a sol içinden eleştiri" yapmak adına Birgün,Sol,TürkSolu ve mevcut üniversitelerde sol gruplar adına faaliyet gösteren öğrencileri ele aldım.

Sol basınını ayırt etmek çok güç değil, düşük tirajı yüksek fiyatı olan hemen hemen tüm yayınlar sol içerikli, bunlardan öne çıkan ilk kaynak ise Birgün, mecliste temsil edildiği üzere ÖDP destekli bir yayın ve yönetim kadrosu yerine sosyalist bir düzen içinde yönetimi benimsemiş. İlk başlarda bu şekilde öne çıkmış olsa da baktığımızda ortada şeklen bir sosyalizm olduğunu görülüyor. Haberlerin genel içeriği "sol sanatla ilgileniyor" dercesine sanatsal içerikli ufak başlıklar ancak bu haberlerin ya devamı yok yada çok sığ işlenmiş her haber gibi içeriğine yer yer korsan bildiriler gizlenmiş. Yeni Şafak, Zaman gibi "aşırı yandaş" olarak yaftaladığım medyanın da yaptığı gibi "Ergenekon Terör Örgütü" ya da "ETÖ" ibaresini kullanmaktan çekinmiyor. Oysa ki henüz mahkemenin dahi kabul etmediği bu ibareyi yayınlayarak muzdarip oldukları düşünce suçlularını yargısız infaza sokma tanımını uyguluyorlar. Bu bakımdan yaklaşımlar bir sokak kavgasının ardından "bizde dayak yedik sizde yiyin ohh" tanımı ya da daha ciddi bir şekilde "bizden üç kişi gitti onlardan da üç kişi gidecek" diyen Demirel'in sözüne benzetilebilir. Ama her anlamda varlığı bilinmeyen bir örgütü var gibi gösterip bunu sunarken mutlu olan adaletsiz tutukluluk sürecini görmezlikten gelen kötü birşey bu ve sanırım yeni dirilmiş Sol'un en kötü yanı bu intikam duygusunu barındırması. Medyaya ilişkin bir diğer farklı örnek ise Türk Solu, içeriğini uzun süre takip ettiğinizde görüyoruz ki kimi zaman MHP, BBP örneklerinden daha kafatası milliyetçiliği yapmaktalar. Çoğu zaman eleştirileri ve ortaya koydukları açık ve net ancak sonuç adına çuvallamaktalar. Kemalizm'i anladığını sanan tayfayla aynı sonu paylaşmaktalar, bu geniş ideolojiyi bu kadar dar kapsamlı görerek ideolojininde dibe çekilmesine yol açmaktalar. Bu anlamda Türk Solu, Sol gibi gazeteleri birçok yandaş medyadan ayırmak ve yorum farkı yaptırmak zor. Yapılabilenler ise ancak gündem dışı konular ve birkaç ayırt edilebilen yazar.

Asıl bakacağımız yer olan öğrenciler konusu ise biraz daha karmaşık üniversiteye adımınızı atar atmaz karşınıza çıkan "kollektif", "cephe", "parti", "örgüt" ibaresinin başına gelen kelimelerle kurulmuş gruplar önünüze çıkıveriyor. Günün ilk saatleriyle birlikte afiş asma çabasına girişenler var, adeta sarı-kırmız-siyah rengin değişik kombinasyonlarını her gün yeniden deneyen bu öğrenci ve grupları afişleri yayana alt alta, akrostiş yapacak şekilde hatta tüm bir binanın duvarını kaplayacak şekilde yapıştırdıklarında devrimin daha hızlı geleceğini düşünmekteler. Hala eski Komüntern renklerini, simgelerini kullanan yaratıcılıktan uzak devrim çabasını sorgulamak dahi tepkiyle karşılaşılabilir olduğundan başlarda hepsini tek tek inceleyen bir düşünceniz varsa da bir seviyeden sonra vazgeçiyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki öte taraftan birisi elinde tomar tomar 20 sayfalık gazete-dergi arası oluşumları size satmaya çalışıyor. Afişler ne kadar bedavaysa bu büyük puntolu, büyük resimli dergilerde tersine o kadar pahalı. İçeriğinde günlük gazetelerde kolaylıkla bulabileceğiniz yazarların kopyalandığını ve tüm diğer medya organları gibi sadece herşeye karşıt ancak çözüme karşı ortak olmaktan kaçınan ve ütopik istemlerde bulunan bir yapı var. AKP eleştirilerine rastlıyor olsanız dahi yazının sonlarına doğru AKP-Perver bir söylem yürütülmeye başlanmış keza onlarda Cumhuriyetçi karşıtlarını destekledikleri çin düşmanımın düşmanı zihniyeti işletilmiş bu sefer intikam adına. Korsan bildiri aradığınızda ise sadece derslerde yada herhangi bir kongrede bulunmanız çözümden ne kadar uzakta olacağınızı gösterecektir. Tek kitap zihniyetinden kurtulamayarak sorulan sorulara cevap verebilecek raddeye erişememiş sesi yüksek bildiriler var gerekli gereksiz konuşmacının yada hocanın sözünün kesildiği yerde. Genel anlamda entellektüellere dönük bu çabanın içinde bol bol marx, durkheim, comte duyuyor olsanız da günümüze dair herhangi birşey bulmak imkansız.

Peki toparlarsak ne çıkacak...

Uzun bir süredir TEGV'de Eğitim Gönüllüsüyüm, etkinliklerde çeşitli yerlerden gelen arkası yazılı kağıtları kullanıyoruz. Kağıdın her kullanılabilecek kısmını boyanın ise son raddesine kadar tüm bölümünü değerlendiriyoruz. Bunu yapan birisi olarak afişlerin, matbaanın, renklerin bu kadar hor kullanılmasını hoş karşılamak elde değil, devrime sponsor olan var mıdır bilinmez ancak sanırım derginin yüksek fiyatlı satışının ardından da bana söylenen "devrimci ve maddi durumu yetersiz arkadaşlara burs veriyoruz" lafının arkasının olduğuna inanmıyorum. Toshiba laptopların arkaplanında sol ellerini havaya kaldırmış devrimci gençlerin fotoğrafını taşımak, Samsung cep telefonunda "devrim yürüyüşü"nün mp3'ünü melodi yapmak, ayağa kalkıp devrim ateşini bağırarak ve saygısızca dile getirip kendisine sorulan soruları hakaret algılamak, milliyetçilik yapma deyip kafatasçılığa soyunmak, facebookta yurtsever cepheye girip yoğurtsever cephe grubunu kapatalım diyebilmek, internette aktivist olup gereksiz sessizliğini sürekli devam ettirmek günümüz solunun "iki yüzlülük" örneklerinden sadece bir kaçı. Türkiye bir daha asla 68 ruhunu anlamayı başaramayacak. Şu an gördüğümüz bin parçaya bölünmüş sabun köpüğü solunun yapabileceği ancak postmodern devrim. Darbe'de "postal" varsa onların da renk renk "converse"leri var.

Hiç yorum yok: