27 Eylül 2008 Cumartesi

Günümüz Türkiye Siyasi Yapısında İdeoloji -2-

Düşüncelerim gerçekle hayat bulmaya başladığı için konuma artık devam edebilirim diye düşünüyorum. Zaman dediklerimi uyguluyor ve bir dev ayaklarından yıkılıyor.

ABD'deki bu çöküşün ardından bizim daha önce tanımını yaptığımız ve benim tanımlamamla ismini belirlediğimiz "sabun köpüğü solcular" bugünlerde açıklamalarını yapmaya başladı. Amerikada Sosyalizm, o la la! diye gezinmekteler. Ekonomiye siyasete ve devletsel yapılara bu kadar sığ yaklaşan bir zihniyet elbette işlerin başından değil kulaktan dolanıyla yetinecek. Partizan mantığıyla sağa hücüm sola hücüm edenler her sefer olduğu gibi yanılacak yine akıllı olan kazanacak. Benim öngörüm açısından baktığımızda yılların temellendirilmiş kapitali onca yıl kök saldığı ABD topraklarından kolay kolay ayrılmayacak. Hele ki kimilerinin idda ettiği gibi Rusya yeni süper dev olmayacak. Ancak şunu söylemek gerekir ki aynı birinci dünya savaşı gibi bu ekonomik krizden karlı çıkacak olan yine Rus ve müttefiklerin kuvveti olacak. Tarih bize her seferinde doğu kültürünün kriz yönetimindeki başarısını gösterdi. Ruslar Avrupalılaşmanın son ucunda bir doğulu bence. Ve dipnot değil yazının içeriğine ek doğulu deyince geri ve yobaz kültürler gelmesin aklına o bize özel araplaşmanın nadide bir ürünü. Rusya bugün baştan başa sadece üniversiteleriyle bir sanat devi.

Peki Türkiye ne olacak ? Medyanın yönetimdeki üstünlüğü ne kadar devam edecek ? Bugünlerde yaşanan endemik bi olay acaba genel-geçer bir olgu halini mi alacak ? AKP'nin güvenini kaybeden kitleler kimin elinde şekillenecek? Ergenekonla sıkıştırılan sadece 30-35 kişi mi yoksa içeri tıkılan kitlelerin gücü mü ? Bu güç ne kadar kuvvetli ne zaman bu kuvvet parlayacak? Hepsinin cevabını birlikte bulalım. Kaldığımız yerden devam.

Türkiye yıllardır ABD'nin etkeninde yaşamaya alışık bir devlet bildiğimiz kadarıyla kendi kendine yeten bir ülke olmaktan 1950'lerde yine bir kriz ardından vazgeçtik. Kimi zaman kafamız attı Rusya'ya yüz çevirdiysek te rotamız yine hep ABD politikası ve ABD ekonomisi bu sebeple de eşgüdümlü yönetim olduğumuz söylendi yıllarca. ABD'nin liberalizminden hamburgerine kadar herşeyi aldıktan sonra birde bakıyoruz ki bizim büyük dev sallantılarda başımızı yasladığımız ne kendisi kıpırdayan ne de bizim kıpırdamamıza izin veren ABD ekonomisi yıllar süren savaşlar halkın itaatsizliğe yönelişi ve nihilizm-pragmatizm karışımı yaşayan halk varlığı sonucu ekonomi tarihin tekerrüründe,tereddütler içinde yeniden devletin ellerinde. Türkiye krizi henüz yaşamadı açıkçası krizlere alışkın olan halk bunu hissedebilecek mi oda meçhul (bize her gün kriz) elbette yeni kepenkler kapanacak hisseler bir uçacak bir dibe vuracak. Yönetim bugünlerde krizin çıkmaması için yeni gündemler yaratma yolunu tercih ediyor. Belki de ergenekonun nihai amacı bu olsa gerek. Burada gülüyorum bu cümleyi ciddi olarak kurmadım ama olur mu olur.

İşte yine bu gündem tartışmalarının gündem değişimlerinin geçirdiği hızlı günlerde bir olay yaşandı. Bir düello. Daha önceki yazı başlangıcımda da belirtmiştim medya yönetiminde olan ülke örneğinden ama bu kadarını ben dahi beklemiyordum. Ciddi anlamda meclis koridorlarından bir düello tüm reytinglerin önünde yayınlandı. Ben bu yapıyı incelemek için ikiye böldüm. Anayasa ve yasalarına güvence kalmamış bir ülke artık sadece ben halka bırakıyorum deme gafletinde bulunan politikacılara tutunarak başarılar getiren hükümetler, halktan gelen desteğe inanmayan bir diğer politik grup ve bunların nasıl geliştiğine anlam veremeyen hantal işleyen ve yanlış kararlar verdiğine inanılan güveni alaşağı olmuş bir adalet sisteminde tartışılan biçim. Bu ilki bizim ülkemizde geçtiğimiz günlerde yaşanan medya önü düello olayının biraz daha ağırı belki de ama yaşadığımız tam olarak buydu. Bir de diğer tür var. Politik partileri şekillerini oluşturmuş ırkçı olduğu ileri sürülen partinin dahi siyasete girerken Irkçı Parti gibi bir isimle girebildiği şeffaf bir sistemin varlığında medya desteğinde adalete güvenilen ortam üzerinden medya desteğiyle yürütülen halkın politikaya katılışını arttırmak güdümlü eğlenceli seçmen aktiviteleri. Bugün bunu en basit haliyle Almanya seçimlerinde ve ABD seçimlerinde görebiliriz hatta ABD seçimler için Youtube bile resmi olarak kullanıldı. Maalesef Türkiye'de durum bu kadar ilerlemedi ve şu an bizi olası bir krizden kurtaranda gülünecek şekilde cahilliğimiz. Krize sebep bulamıyoruz ve kriz bulamıyoruz günden güne fakirleşmemizi ise bir türlü anlayamıyoruz.
Baştan sorduk bu endemik olay genel-geçer olur mu diye. Yeni bir haber geldi. Baykal, Erdoğan'ı medya önünde tartışmaya davet etti diye. Medya adalet değildir bizlerde yargıç değiliz. Politikanın magazinleşmesi ise hiç komik değil.

Her ne yolda olursa olsun AKP resmi ya da resmiyet dışı raporlarda bir yenilgi altında olduğu görünüyor. Üstüste kaybedişler stresler ve saldırı reflekslerinin artması onları daha hızla dibe doğru sürüklemekte. Onu destekleyen kabileler ise şaşkın ve siyasetten daha bir kopuk. Büyük ihtimalle kendisine büyük payı veren aslanın peşinden gidecekler seçimlerden sonra da aslan ekmeğini yine ait olduğu yere yerleştirecek. Umudum AKP'ye zamanında oy vermiş bilinçli bir kitleninde var olabileceği umudu. Belki bu sefer varolan bilinci daha akılcı kullanabilecekler. Son ergenekon dalgasının ardından AKP sıralarından bile yükselen sesler bir yanlış gidişin habercisi son dalga ise ne kadar arkasından gülenler olsa da ilk dalgadaki gibi tehlikeli birini içeri soktu. Arkasında en az bir milyonu toplamış bir medya patronunu, yeni bir politikacıyı içeri soktu. Evet kimisi onu dikkate almasa da Tuncay Özkan kendine uygun kimliği CHP'nin köhneliklerinde bulamayanların umudu oldu ve her sözünde ve her hareketinde de bunu başardı. Satış işleminin bir dolandırıcılık olmadığını da kanıtladıktan sonra yoluna devam ederken bu seferde tutukluluk hali ve basına yansıyan bitkin görüntülerin kışkırtıcı yapısı.

Bu gece için parmaklarımda cidden derman kalmadı. Çok daha fazla ayrıntıda çok daha şeyi anlatmak için biraz daha bekleyelim. Anca farkındaysanız kızgın,kızdırılacak ve kızdırılan kalabalıklar fazlalaşıyor gün be gün. Türk siyasi tarihi yorgun binlerce dönemden geçti elbet bundan da geçecek ancak sonuçların köklü olacağına kesin gözüyle bakıyorum.

"Cehalet hiçbir zaman bu kadar cüretkar olmamıştı..."

Hiç yorum yok: