10 Ağustos 2008 Pazar

Dinlemedik ki duyalım...

"Gözlerinden sızan karanlıklar; umrumda değil ne şimdi ne sonra; ne boşluklar umrumda değil..."

Savaş rüzgarları aldır dört bir yanı kim ne derse desin üçüncü dünya harbi olurmuşçasına da katettmekte savaş yolları. Yağmur düşer ya her hüzünlü olayın ardından ya da bu sadece filmlerde m olur acaba bilmiyorum. Çokta gerekli değil belki de bilmem çünkü farkındayım iyi şeyler olmuyor hayatlar için. Ne Rusya'ya hak verebiliyorum ne Amerikan gazına gelmiş Gürcistan'a siyasetim şaşıp kalıyor. Yobazlar Amerikan peşinde sözde milliyetsiz tatlı su solcuları da Rusya peşinde. Ben bir solcu olarak tanımlıyorsam da kendimi bunun gereğini yapıyor ve "Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir"( Mustafa Kemal Atatürk) diyorum. Gerçek düşüncenin de bu çizgide olması gerektiğini düşünüyorum umarım gereği yapılır düşünülenler olmaz.

İşte insan böyle zamanlarda biraz da farklıyı düşünüyor. Ya kendi hayatım çizgisinden uzaklaşıp var olan başka insan hayatlarının da ızdırabını çkemeye başlıyor. Baş gösteren bu ızdırap hep sizi kendi derdinizin küçüklüğünde boğulmanın utancına hem de gereksiz anlamsız zamanların yine anlamsızlıklarla doluşunun pişmanlığını yaşatıyor. Evet yaptığım şeylerden pişmanım çözüm yolları arıyorum. Sıkıcı yazıyorum son zamanlarda ve evet tamam susuyorum...

Nerdeyim : Tekirdağ halen gitmeye niyetim yok.
Nasılım : Heycanlı meraklı sineye çekmeyi reddeden.
Ne yapalım : Yazın son zamanlarını kaçırmadan piknik yapın ben yapıcam :)

Hiç yorum yok: