
Ancak ilerleyen adımlarımı seviyorum. Bir yerlere varabilmek adına kazanılması gereken 1000 puan olsa her 1 puan kazanışımda tüm mutluluklar benim oluyor. Yazmak çok sabır gerektiren üstüne dayanma gücü ve özveri gerektiren bir iş. Ve evet seviyorum yazmayı... Yazarken ıslanması yüzümün ya da sahilde dalgaların ıslatması beni hepsi aslında aynı şeyler. Neyi seviyorum biliyor musunuz ? Hayatin acılı yönlerini... Onlarsız cidden olmuyor. Biri bana öyle bir şey yapmalı ki enayi hissetmeli kara kara düşünmeliyim ne yapacağım şimdi ben diye. Ya da canımı yakmalı sevdiğim dostlardan birisi onun da canının yanacağı günü beklemeliyim. Hayır mazoşist bir yanım yok. Ancak hafta içi cennet hafta sonu cehennem olsun hayatın tadı olsun diyenlerdenim. Hep iyi şeylerle güzelliklerle geçmiyor ki yaşam... Hayat bir kağıda yazılmış bir yazı değil dökülmüş bir mürekkep lekesi her insan onu bir şeye benzetiyor hastalıklı bir psikolog koltuğuna tünemiş hasta muamelesi görürken. Ama yaşayacağız onu yağmurda yağacak üstümüze güneş kuruturken mutlu olacağız. Dalgalar vuracak yalnız kaldığımız denizde üzerimize yumuşak bir yosuna çaprık diye neşeleneceğiz. Sevgilimiz sorun çıkaracak diplere sürükleyecek belki sürüklendiğimiz yerde canımız yanarken bizi düşünüyordur belki deyip gülümseyeceğiz düşütüğümüz çukurdan görünen ay parçasına. Ama sevmek tek başına başlayacak paylaşarak tatlanacak tatlar ölürken bile ağzımızda kalacak...
Nerdeyim ? Tekirdağ sahilde bankların üzerine yarı ıslak kağıda yazı yazıyorum.
Nasılım ? Mutlu bir şekilde izmirdeki hayranıma mutluluk mesajları atıyorum.
Ne yapalım ? Mutlu bir sabah yürüyüşü... Sahili olan herhangi bir kentte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder