29 Ağustos 2008 Cuma

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu....

"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki..."

Zaferimizin, bir yıldönümünde daha sözde özgür, özde Amerikan mandası bir ülkede yazıyorum yazım kanım her zamankinden daha hızlı dolaşıyor damarlarımda. Kalbim 20 yaşında gönlüm cumhuriyete denk bir cumhuriyet çocuğuyum. Belki şimdi binlerce yüz binlerce yobaz sarmış şimdi Kocatepe'nin bağrını. Belki adam öldürmüyorlar kırım-kongo kadar; ama kene gibiler tarihi binleri aşmış güzel ülkemin topraklarında. Kurtarıcı olduk, yükseltici olduk , üretici olduk, tüketici oldular yokedici oldular satıcı küçük düşürücü oldular. Bugün sokaklarımızdaki ortam 80 yıl önceki Hollanda, Almanya belki de İsviçre sokaklarına denk. Onlar 80 yılda CERN'de evreni tekrar yarattılar biz Kemalist-Bilim'den pay almak şöyle dursun aklımızı en kısa yoldan nasıl bağlayacağımızı bulmak adına yobazlığıa taht verdik...

Bir rüyam var... Özgür ülkemde yaşamak arzusunda ruhum... Ve dağlarda tek tek ateşler yanıyordu...

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sa
ğında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: "Üç", dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.


Nazım Hikmet Ran

Hiç yorum yok: