13 Ağustos 2008 Çarşamba

Günümüz Türkiye Siyasi Yapısında İdeoloji -1-

Hadi bir yoldan başlayalım.. Hem ben tanımlanmış olayım hem de ne olduğumu anlatayım. 80 sonrası toplumda gerçekleşen idesel düşüş bugünlerde tekrar yükelişte. Tespitlerimce 22 yaş ve üstünde uyanış gösteren idesel dönüş bugün 90-93 doğumlularda tam anlamıyla etkin görünüyor bu da demektir ki lise çağındaki gençlerin büyük bir kısmı kendini aktivist olarak görüyor ve etkin bir politik kimlik taşıyor. Bundaki sebepler çokluca da olsa asıl ortaya çıkan benim bakışımla baskılanan gerici akımın karşısında durma tepkisi ve gerici akımın savunucularının taban oluşturma isteği. Bunun sağlıklı bir ideolojik yöneltme olduğunu söylemek güç. Zira taban kendini ancak sanal dünyada gerçek anlamda etkin gösterebiliyor bunu da ziyadesiyle sağlamlığı şüpheli sitelerde oluşan hiyerarşik örgütlenmelerde yapıyor. Ekran karardığında aktivist yaşam sona eriyor ve bu düzey televizyon başı küfür etme ve yakın olan eyleme katılma şeklinde gösteriyor kendini.

Türkiye'de ki politik durum üzerine aydınlık bir tanım yapmak mümkün gözükmüyor. Cumhuriyet çocukları dediğimiz yaşı cumhuriyete denk olan gelişmeleri devrimleri ve toplumsal evrimi görmüş olanların sayısı doğal olarak artık çok az. Olanlarsa günümüz toplumuna kırgın ve kızgın. Yapılanlardan hoşnut değiller hızlı gelişme dediklerinin gerilemenin ta kendisi olduğunu düşünüyorlar ve hemen hemen bunda haklılar. Bu kesim ve bu kesimin çocukları baloya katılmadılarsa da ders kitabı dışında düzenli bir kitap okuma alışkanlığına batı kadar değilse de serbest ve kolay görüş bildirilebilen bir aile yapısına ki bu genelde çekirdek aile yapısında biçimlenmiş, haftada bir de olsa gazete takip ediliyor, bilinçli bir toplumun gereğinin çocuktan ve gençten gelecek olduğu biliniyor. Atatürk ismi aile bireylerinin ismiyle birlikte öğreniliyor ve saygının gereği daha o günlerde aşılanıyor. "Diğer bir kesim" demek istemesem de artık bu ayrılık açıkça seçilebilir durumda bence. Taşı toprağı altın yıllarında köyünün güzelliklerini bırakıp geldiğini söyleyen kesim bu yapının temel taşı. Şehre geldiğinde zamanın politikacılarının eline düşmüş ordan buraya sürülmüş ve genelde ışığın bir aydan fazla yandığı yerde de hanesini kurmuş genelde kültür şokunu yaşamış bu zorluklardan dine sığınmış bir kesim var bu yanda. Çocukların bir kısmı okutulabilmiş doktorluk mühendislikten ümit kesilip "öğretmenlik koministlik" yaftasıda bir anda ortaya çıkınca seçeneklerin azlığı politikanın da azgınlığıyla okuyan kesim günlük siyasi kurtarışlarla din adamı yetiştiren okullara okumayan kesim ise yavaştan kişiliğinin kötü yanlarına yönelmiş çok az insanda kendini kültüründen açarak dışarıya açabilmiştir. Aşılanan duygu yopunluğu daha küçük yaştan benimsetilmiş. Daha bebeklikten kundağa mahkum edilen sarılıp sarmalanan çocuk biraz büyüdüğünde de umacı, cin, gulyabaniyle korkutulmuş hapsedilmiş kişiliğiyle hayata ezik başladığını düşünmüş bu da saldırgan yanını yükseltmiştir.

Bugün gelinen durumda varoş hakkın artık kendinde olduğunu düşünsede aslında yönetildiğinin yönlendirildiğinin çok az farkında. 7/24 televizyon uyuşturucusu ve yanlı basının örtülü olduğu sofrada yenen yemekler etkiyi giderek sarıyor arttırıyor. Dünyadan ve hayattan arabeskle soğuyan bir nesil dini kurtarıcı görüyor ve ilk defa tam anlamıyla iktidara geldiğini düşünüyor hemde bu sefer ki farklı bir şekilde Demokrasiyle!!...

Cumhuriyetçi kesim ise elit olarak etiketlenmeye mahkum ve bunu kabul eder bir hal ve durum içinde. Suçlandıkça kendine daha çok dönüyor ve yaşamında daha fazla geçmiş güne dair hareketlenmeler sunuyor. Bunun sonucunda beyaz-Türk gibi kelimeler kendisine yamanıyor. Kırgın ve kızgınlığı da biraz değişik çünkü demokrasiye küskünler. Cumhuriyetin demokrasinin uygulanış şekli olduğunu bilselerde bu çelişkiyi sunmaktan çekinmiyorlar. Çokları darbenin hatıralarını net bir şekilde tanıdığı için orduya sıcak bir şekilde bakamıyor. Bir daha çok zor iktidar olabileceklerini düşünüp çareler arıyor. Her çare önerisinde de daha çok bölünüyor.

Sağ ve Sol yerini henüz keskin hatlı ideolojilere bırakmamışken bir tespit daha yapmak gerekirse Türkiye'de oluşum biraz ilginç maddi yoksunluk taşıyan kesimin sola yönelmesi paylaşımcı olması beklenirken sağcı ve hatta gerici yönelişlere haklarından vazgeçmesi "1984"ü yaşamak istediklerini gösteriyor gibi. Elit diye hitap edilen kesim ise eskilerden kim kaldı diyerek devrimine ve yasalarına sahip çıkarak solu destekliyor ve militarist,milliyetçi ve dinci akımlardan da nefret ediyor.

Türkiye'de görebildiğim durum bu... Yazının devamını getireceğim çünkü ideolojik bir çıktı sunmak istiyorum. Ama şimdi değil...

Nerdeyim : Tekirdağ'da gayet güzel bir gün ardından evimde.
Nasılım : Düşünceli mutlu
Ne Yapalım : Ortalık yine karışıyor kulak kabartıp dinleyin.

Hiç yorum yok: